Ev sahipleri ile kiracılar arasındaki anlaşmazlıklar, özellikle büyük şehirlerde giderek daha karmaşık bir hal alıyor. İstanbul’un yoğun semtlerinden birinde yaşayan Ö.İ., iki yıldır düzenli şekilde kira ödediği evden, yeni ev sahibi tarafından bir telefonla çıkması istendi. Gerekçe ise, “kentsel dönüşüm”.

Ö.İ.’nin ifadesine göre, evin eski sahibi hayatını kaybettikten sonra mülk, çocuklarına miras kaldı. Ancak sözleşmede imzası bulunmayan yeni malik, “Kendi evim yıkılıyor, senin oturduğun eve taşınacağım. Temmuz’a kadar evi boşalt” diyerek bir aylık süre tanıdı. Kiracı ise bu sözlü talebe güvenemediğini, evde hâlen geçerli bir kira kontratı olduğunu ve böyle kısa sürede taşınmasının mümkün olmadığını dile getiriyor.

Sözlü talep yeterli mi?
Kira ve gayrimenkul hukuku uzmanı Av. Ali Güvenç Kiraz, mal sahibinin vefat etmesinin kira sözleşmesini geçersiz kılmadığını ve mirasçının kiracıyı yeni sözleşme yapmaya zorlayamayacağını belirtiyor. Öte yandan, ihtiyaç nedeniyle tahliye davalarının yalnızca kira dönemi bitiminde açılabileceğini vurgulayan Kiraz, “Kiracı yazılı belge olmadan taşınmazı boşaltmak zorunda değil, gerekirse mahkeme süreci beklenmeli” dedi.

Kiraz ayrıca, kentsel dönüşümün ihtiyaç nedeniyle tahliye için geçerli bir gerekçe olabileceğini, ancak bunun da mahkeme tarafından belgelerle değerlendirilmesi gerektiğini söylüyor.

Eğer kiracı, ev sahibinin samimi olmadığını düşünüyorsa, tahliye etmeyip davayı bekleyebilir. Mahkeme, gerçekten evin riskli yapı ilan edildiğini ve ev sahibinin taşınma gerekçesini ispat ederse, kiracının tahliyesine karar verilir. Fakat kiracı bu gerekçeye inanarak kendi isteğiyle evden çıkarsa ve mülk sonrasında üçüncü kişilere kiralanırsa, herhangi bir tazminat hakkı doğmaz.